Öne çıkan

Aysel Tuğluk için 1000 Kadın’dan Yeni Çağrı:

Hasta kadın mahpusların sağlık ve yaşam hakkı için devam ediyoruz!

2022 yılı başında, Aysel Tuğluk İçin 1000 Kadın kampanyasıyla Aysel Tuğluk şahsında, birçoğu ağır hasta olan yüzlerce mahpusun evinde ve sevdiklerinin arasında yaşama ve tedavi görme hakkını savunmak için yanyana geldik. 

Aysel Tuğluk, Türkiye’de mücadele eden ve dünyanın farklı yerlerinden bu mücadeleye destek veren kadınların emeği ve çabasıyla, artık cezaevinde değil. Ama hapishanelerde birçoğu ağır hasta olan yüzlerce mahpus var.

Bu kampanya için yola çıktığımızda söylediğimiz söz halen gereğini koruyor, hasta mahpusların göz göre göre ölüme mahkum edilmesine izin vermeyeceğiz çünkü biz yaşamı, yaşam hakkını savunuyoruz. 

6 Şubat 2023 depreminin acı sonuçlarıyla su yüzüne çıkardığı biçimiyle, yaşamı ve yaşatmayı öncelemeyen 20 yıllık AKP iktidarının yarattığı toplumsal ve siyasal yıkımın bir sonucu olarak cezaevlerinde ölüme terk edilen hasta mahpusların sesine kulak veriyoruz. Aysel Tuğluk İçin 1000 Kadın kampanyasını başlatan ve yürüten bizler şimdi başka hasta kadın mahpusların sağlık ve yaşam hakkına sahip çıkıyoruz ve bu talebin demokratik  bir gelecek beklentisinin parçası olduğu inancıyla mücadelemizi hasta kadın mahpuslar için sürdürme kararlılığımızı ilan ediyoruz.

Mart 2023

Kadın avukatlar Aysel Tuğluk için Kandıra Cezaevi’nde: Bu hukuksuzluk son bulmalı!

Kadın avukatlar Aysel Tuğluk’un durumuna dikkat çekmek ve bir an önce serbest bırakılması için sorumlu kurumları harekete geçmeye çağırmak için dün Kandıra Cezaevi önündeydi.

Aysel Tuğluk’a Özgürlük için Bin Kadın Kampanyası’ndan kadın avukatlar, 5 Nisan Avukatlar Gününün hemen ertesinde Aysel Tuğluk’un sağlık durumuna dikkat çekmek ve yaşanan hukuksuzluğun giderilmesi için başta Adalet Bakanlığı olmak üzere adli ve idari makamlara sorumluluklarını hatırlatmak üzere Aysel Tuğluk’un bulunduğu Kandıra Cezaevine gittiler, Tuğluk’u ziyaret ettiler ve açıklama yaptılar.

382 önce demans teşhisi konulmuş olmasına ve “cezaevinde kalmasının hastalığı için hayati risk yaratacağı” tespitine rağmen halen Kandıra Cezaevinde tutulan Aysel Tuğluk için 54 ülkeden 6 bini aşkın kadın “Aysel Tuğluk İçin Özgürlük” kampanyası başlatmışlardı.  

Kadın avukatlar, Kandıra Cezaevi’nde tutulan ve demans teşhisi konulan hasta tutuklu Aysel Tuğluk’u ziyaret etti. Avukatlar ziyaret sonrası cezaevi önünde açıklama yaptı. “Aysel Tuğluk serbest bırakılsın” pankartının açıldığı açıklamada Aysel Tuğluk’un hastalığının ilerlediğine dikkat çeken avukatlar, Tuğluk’un bir an önce serbest bırakılması çağrısı yaptı  

Tuğluk’u ziyaret eden avukatlardan Leyla Han Tüzel, hastalığının eskiye göre daha çok ilerlediğini ancak kadınların kendisi için verdikleri mücadeleden dolayı moralinin yüksek olduğunu söyledi.

‘RAPORLAR GÖRMEZDEN GELİNİYOR’

Açıklama metnini Eylem Arzu Kayaoğlu okudu. Tuğluk’un Aralık 2016’dan bu yana tutuklu bulunduğunu ve Tuğluk’un demans hastalığı nedeniyle gözetim altında tutulduğu Kocaeli Seka Devlet Hastanesi ve Kocaeli Üniv. Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı’nın hazırladığı “hastalığının yaşamını tek başına sürdürmesini engellediğini ve infazının ertelenmesi gerektiğine” dair raporları hatırlatan Kayaoğlu daha sonra Adli Tıp Kurumu’nun verdiği  rapora dikkat çekerek şunları söyledi:  

“Sağlık sorunları nedeniyle bugüne kadar mahkemede beyanda bulunmaması ve mahkemenin ısrarla sorgu yapmak istemesi üzerine, avukatlarının da talebi ile mahkeme tarafından ‘savunma yapıp yapamayacağının tespiti’ için ATK’ya sevk edilmiştir. Bu karar doğrultusunda Tuğluk, 1- 4 Şubat 2022 tarihleri arasında ATK Gözlem İhtisas Kurulu’nda tutulmuş, gözlem sonucunda hazırlanan rapor, 15 Şubat 2022 tarihinde mahkemeye gönderilmiş ve kamuoyu ile paylaşılmıştır. Mahkemenin ATK’ye sevk kararında, Aysel Tuğluk’un savunma yapıp yapamayacağının tespiti istenmesine rağmen; ATK kendisinden talep edilen hususta değerlendirme yapmak yerine, Tuğluk’a suç atfı yapılan 2014 yılında ‘cezai sorumluluğunun tam olduğu’ şeklinde rapor düzenlemiştir.”

‘ADLİ TIP KURUMU TARAFLI BİR SİYASİ TUTUM SERGİLİYOR’

25 sayfalık raporun 16 sayfasının Aysel Tuğluk hakkında bugüne kadar yürütülen soruşturma ve yargılamaların özetini içerdiğini kaydeden Kayaoğlu, “Sadece 2 sayfasında ATK’nin tıbbi tespitlerine yer verilmiş, ancak hastalığın seyri, geldiği aşamanın tespiti için en önemli hekim olan nörolog görüşü de alınmamıştır. ATK raporunda, Cumhuriyet Savcıları gibi suçlamalara genişçe yer vermesinin tek amacının kamuoyunun dikkatini suç iddialarıyla meşgul ederek Aysel Tuğluk’un gerçek sağlık durumunun gizlenmesi olduğunun farkındayız. Söz konusu rapor, ATK’nin mevcut taraflı siyasi yapısını göstermesi açısından da çarpıcıdır” ifadelerini kullandı.

‘ADALET BAKANLIĞI SORUMLU, BAROLARIN SESSİZLİĞİ KABUL EDİLEMEZ’

Tuğluk’un sağlık durumunun geldiği aşamanın, insan onuruna uygun koşullarda tedavisinin yapılabilmesinden uzak olduğunu vurgulayan Kayaoğlu, “Tuğluk’un sağlık durumu ortadayken ısrarla gereğini yerine getirmeyen, başta Adalet Bakanlığı olmak üzere bu durumu görmezden gelen tüm idari ve adli makamlar sorumludur. Aysel Tuğluk’un hastalığı karşısında bağlı olduğu İstanbul Barosu ve Türkiye Barolar Birliği büyük bir sessizlik içinde. Temel görevlerinden biri insan haklarının korunmasını sağlamak ve denetlemek olan Baroların, son dönemde sıkça gündeme gelen hasta mahpuslar ve hapishanelerdeki ölümler konusunda sessiz kalmalarını kabul etmiyoruz” şeklinde konuştu.

TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ’NE ÇAĞRI

5 Nisan Avukatlar Günü vesilesiyle, Türkiye Barolar Birliği ve İstanbul Barosu’nun süslü kelimelerle avukatlar gününü kutlama mesajlarıyla yetinmesini kabul etmediklerinin altını çizen Kayaoğlu, dünyanın en büyük barosu olarak övünen İstanbul Barosu’nun, kendi üyelerinden biri olan Aysel Tuğluk için bugüne kadar sessiz kalmasını, Tuğluk’u görmezden gelmesini kabul etmediklerini dile getirdi. Kayaoğlu, “İstanbul Barosu başta olmak üzere 82 il barosunu ve Türkiye Barolar Birliği’ni, Aysel Tuğluk ve onun nezdinde tüm hasta mahpusların yaşam hakkını savunmaya davet ediyoruz” şeklinde konuştu.

‘HUKUKA UYGUN DAVRANMAYA ÇAĞIRIYORUZ’

Kayaoğlu, Tuğluk’a yaşatılanların kabul edilemez olduğunu sözlerine ekleyerek şunları söyledi: “Aysel Tuğluk’a yaşatılan bu hukuksuz süreçte imzası olan tüm yetkilileri bir kez daha hukuka, bilime ve vicdana uygun davranmaya çağırıyoruz. Tuğluk’un tedavisinin insanlık onuruna yaraşır bir şekilde sürdürülebilmesi için bir an önce özgürlüğüne kavuşması gerekiyor. Bu anlamda tüm kesimlerden dayanışma bekliyoruz.”

Aysel Tuğluk İçin 1000 Kadın

6 Nisan 2022

————- *—————

 

Açıklamanın tamamı:

BASINA VE KAMUOYUNA !

 

Meslektaşımız Aysel Tuğluk, Aralık 2016’dan bu yana 5 yılı aşkın bir süredir tutuklu bulunmaktadır.  Sayın Tuğluk, Kürt siyasi partiler tarihinin ilk kadın eş genel başkanı ve eş genel başkanı olduğu Demokratik Toplum Partisi’nin kapatılmasıyla siyaset yasağı getirilen tek kadın milletvekilidir. Siyasetçi kimliğinin yanında, insan hakları savunucusu bir hukukçu ve İstanbul barosu avukatlarındandır. Emeği, mücadelesi, ödediği bedel, siyasetçi ve insan hakları savunucusu olarak yaşamdaki duruşu, yakın dönem siyasi tarihimizde derin izler bırakmıştır.

 

Sayın Aysel Tuğluk’un annesinin vefatından kısa bir süre sonra 2018 yılı ocak ayından itibaren başlayan ve hızla ilerleyen demans hastalığı sebebiyle sağlık durumunu değerlendiren Kocaeli Seka Devlet Hastanesi ve Kocaeli Üniv. Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı uzun bir süre gözetim altında tutarak; sonuçta hastalığının yaşamını tek başına sürdürmesine engellediğini ve infazının ertelenmesi gerektiğine ilişkin raporlar düzenlemiştir. Bu raporlar doğrultusunda avukatları tarafından Aysel’in infazının ertelenmesi ve tahliyesi talebinde bulunulmuştur.

 

Ancak, mevcut yasal düzenlemede infaz erteleme için onay mercii olarak gösterilen ATK, Kocaeli Devlet Hastanesi ve tıp fakültesi tarafından hazırlanan raporları görmezden gelerek; 2021 yılı eylül ayında hazırladığı raporda, hiçbir şekilde muayene ve gözlem yapmadan sayın Tuğluk’un cezaevinde kalabileceğini belirtmiştir.

 

Bu aşamaya kadar, Aysel Tuğluk’un hastalığının ve cezaevi koşullarının kamuoyuna duyurulmamasının sebebi, Sayın Tuğluk’un kendinden daha ağır durumda olan hasta mahpusların var olduğu ve onların cezaevlerinde kalmaya devam ettikleri süreçte kendisinin ve hastalığının öne çıkarılmaması talebi ve özel ricasıdır. Aysel Tuğluk, insan hakları savunucusu kimliğini bu durumda dahi ön plana çıkarmıştır.

 

Sayın Tuğluk “6-8 Ekim Kobane Kumpas” davası olarak bilinen ve HDP’li siyasetçilerin yargılandığı Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nin dosyasında hala tutukludur.  Sağlık sorunları nedeni ile bugüne kadar mahkemede beyanda bulunamaması ve mahkemenin ısrarla sorgu yapmak  istemesi üzerine, avukatlarının da talebi ile mahkeme tarafından “savunma yapıp yapamayacağının tespiti” için ATK’ya sevk edilmiştir. Bu karar doğrultusunda Sayın Tuğluk, 1- 4 Şubat 2022 tarihleri arasında ATK Gözlem İhtisas Kurulu’nda tutulmuş, gözlem sonucunda hazırlanan rapor 15 Şubat 2022 tarihinde mahkemeye gönderilmiş ve kamuoyu ile paylaşılmıştır.

 

Mahkemenin ATK’ya sevk kararında, Aysel Tuğluk’un savunma yapıp yapamayacağının tespiti istenmesine rağmen; ATK kendisinden talep edilen hususta değerlendirme yapmak yerine Sayın Tuğluk’a suç atfı yapılan 2014 yılında “cezai sorumluluğunun tam olduğu” şeklinde rapor düzenlemiştir. Avukatları tarafından talep edilen, mahkemenin ara kararında istenen ve ATK’nın değerlendirme konusu yapması gereken husus, Sayın Aysel Tuğluk’un mevcut sağlık durumu itibari ile savunma yapıp yapamayacağı ve cezaevinde kalıp kalamayacağıdır.

 

25 sayfalık raporun 16 sayfası Aysel Tuğluk hakkında bugüne kadar yürütülen soruşturma ve yargılamaların özetini içerirken, sadece 2 sayfasında ATK’nın tıbbi tespitlerine yer verilmiş, ancak hastalığın seyri, geldiği aşamanın tespiti için en önemli hekim olan nörolog görüşü de alınmamıştır.  ATK raporunda, Cumhuriyet Savcıları gibi suçlamalara genişçe yer vermesinin tek amacının kamuoyunun dikkatini suç iddialarıyla meşgul ederek Aysel Tuğluk’un gerçek sağlık durumunun gizlenmesi olduğunun farkındayız. Söz konusu rapor, ATK’nın mevcut taraflı siyasi yapısını göstermesi açısından da çarpıcıdır.

 

Aysel Tuğluk’un sağlık durumunun geldiği aşama, insan onuruna uygun koşullarda tedavisinin yapılabilmesinden uzaktır. Sayın Tuğluk’un sağlık durumu ortadayken ısrarla gereğini yerine getirmeyen, başta Adalet Bakanlığı olmak üzere bu durumu görmezden gelen tüm idari ve adli makamlar sorumludur.

 

Bugün burada, Aysel Tuğluk’un tutuklu olarak bulunduğu Kocaeli 1 no.lu F Tipi Hapishanesine en yakın noktada olmamızın sebebi, hastalığın geldiği aşama itibari ile bir an bile hapishanede olmaması gereken Aysel Tuğluk’un hastalığına rağmen, insan hakları savunucu bir avukat olarak bağlı olduğu İstanbul Barosunun ve Türkiye Barolar Birliğinin büyük bir sessizlik içinde olmasıdır. Temel görevlerinden biri insan haklarının korunmasını sağlamak ve denetlemek olan Baroların, son dönemde sıkça gündeme gelen hasta mahpuslar ve hapishanelerdeki ölümler konusunda sessiz kalmalarını kabul etmiyoruz. Dün yani 5 nisan Avukatlar günü vesilesiyle, Türkiye Barolar Birliği ve İstanbul Barosu’nun süslü kelimelerle avukatlar gününü kutlama mesajlarıyla yetinmesini kabul etmiyoruz. Dünyanın en büyük barosu olarak övünen İstanbul Barosu’nun, kendi üyelerinden biri olan Aysel Tuğluk için bugüne kadar sessiz kalmasını, Aysel’i görmezden gelmesini kabul etmiyoruz. 2012 yılında şimdi çoğu ihraç edilmiş Fetöcü hakim ve savcıların kumpaslarıyla tutuklanan meslektaşlarımız için “O fotoğraf karesinde görünmem” diyen baro başkanlarının fikirlerinin, halen baroların yönetimleri üzerinde belirleyici olmasını, baroları yönetmesini kabul etmiyoruz. Bizler sadece burada gördüğünüz kadar değiliz. Aysel için sesini çıkaran binlerce kadınız, avukatınız. Burada olanlar ve olamayan sesiyle; İstanbul barosu başta olmak üzere 82 il barosunu ve Türkiye Barolar Birliği’ni, Aysel Tuğluk ve onun nezdinde tüm hasta mahpusların yaşam hakkını savunmaya davet ediyoruz.

 

Bizler; senelerce kadına yönelik her türlü şiddete karşı ve kadın özgürlüğü için mücadele etmiş bir siyasetçi olarak bugün kendisine yaşatılanlara itiraz ediyor; Aysel Tuğluk’un tahliyesini talep ediyoruz. “Kadınlar İçin Adalet” talebimiz doğrultusunda Tuğluk ve onun gibi siyasi sebeplerle hapsedilen tüm kadınların özgürlüklerine kavuşması talebimizi yineliyoruz.

 

Aysel Tuğluk’a yaşatılan bu hukuksuz süreçte imzası olan tüm yetkilileri bir kez daha hukuka, bilime ve vicdana uygun davranmaya çağırıyor; Tuğluk’un tedavisinin insanlık onuruna yaraşır bir şekilde sürdürülebilmesi için bir an önce özgürlüğüne kavuşması gerektiğini hatırlatıyor, DAYANIŞMA çağrımızı yineliyoruz.

 

6.04.2022

Dayanışmaya Çağrı

6 Bini Aşkın Kadının “Aysel Tuğluk’a Özgürlük” Çağrısı Uluslararası Kurum ve Kuruluşlara İletildi

Aysel Tuğluk’a Özgürlük İçin 1000 Kadın diyerek yola çıkan ve kısa sürede 6 bin kadının imzasına ulaşan çağrı metnimizi, uluslararası alanda bu sesi duyma ve harekete geçme sorumluluğu olan kurum ve kuruluşlara gönderdik.

  • BM Yüksek Komiserliği,
  • Uluslararası İnsan Hakları Mahkemesi,
  • Avrupa Konseyi Başkanlığı,
  • BM Sağlıktan Sorumlu Raportör,
  • BM İşkenceden Sorumlu Raportör,
  • Avrupa İşkenceyi ve İnsanlık Dışı veya Aşağılayıcı Muamele veya Cezayı Önleme Komitesi’ne gönderdiğimiz mektupta;

Aysel Tuğluk’un yaşadığı ağır hastalığa ilişkin yetkili sağlık kurumlarının hazırladığı “cezaevinde kalamaz” raporlarının dikkate alınmasını; Aysel Tuğluk’un derhal serbest bırakılarak tedavi olmasının sağlanmasını talep ettiğimizi yeniden ifade ederek, adalete, hukuka, insan haklarına uygun bir sürecin işletilmesi taleplerimizi yineledik. Bu uluslararası kurum ve kuruluşları durumun hassasiyeti ve önemine uygun şekilde harekete geçmeye çağırdık.

Çağrımızı ayrıca uluslararası alanda bu sesi büyüteceğine inandığımız kadın hakları temsilcileri, kadın mücadele ağları, hasta mahpuslarla dayanışma örgütleri ve kadın siyasetçilerle de paylaştık.

Aysel Tuğluk’un durumuna ilişkin takipte olacağını belirterek Türkiye Cumhuriyeti hükümetini hukuka, adalete ve insan haklarına uygun bir şekilde davranmaya çağıran karşılıklar da aldık. Bu mesajlardan biri olan Leyla Halid’in mesajını da sizlerle paylaşmak istiyoruz:

“Sevgili Aysel,

Biz Filistinli kadınlar, sevgilerimizi ve dayanışmamızı gönderiyoruz. En kısa zamanda, Türkiye’deki cezaevlerinden tüm siyasi tutsaklarla birlikte özgürlüğünüze kavuşmanızı diliyoruz. Moralinizi yüksek tutun. Özgür olacaksınız.”

Aysel Tuğluk’a Özgürlük için 1000 Kadından Çağrı!

Aysel Tuğluk zor bir coğrafyanın çok katmanlı sorunlarına doğmuş milyonlarca kadın yurttaştan biri. Seçimini başta Kürtler ve kadınlar olmak üzere toplumun güç ve iktidar ilişkileri içinde ötekileştirilmiş bütün kesimleriyle birlikte ve ötekileştirmelere karşı mücadeleden yana yapmış bir isim. Yaşadığı coğrafyanın güçlüklerinin uzağında bir hayat kurma imtiyazını kullanmamış, kadın hareketinin ve hak savunuculuğunun kesişim alanlarında özveriyle çalışmaktan hiçbir koşulda vazgeçmemiş bir kadın. Türkiye’nin demokratikleşme ve özgürlük mücadelesinin savunucusu. Bir hukukçu ve siyasetçi. O her birimizin derin bir yol arkadaşlığı duygusuyla bağlı olduğu kadın mücadelesinin kıymetli bir parçası.

Aysel Tuğluk milletvekili kimliğiyle yaptığı, düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamındaki konuşmaları nedeniyle yargılandı ve yıllardan bu yana cezaevinde. Yetkili yerel sağlık kurumları tarafından cezaevinde yaşayamayacağı yönünde aylar evvel görüş bildirildiği halde, İstanbul Adli Tıp Kurumunun raporuna dayanarak tutsaklığı sürdürülüyor. Cezaevi koşullarında iyileşmesi mümkün olmadığı gibi sağlığı her geçen gün geri döndürülemez biçimde kötüye gidiyor.

Aysel kadınların yoldaşı, kız kardeşi…

Aysel’in hayatının bu şekilde riske edilmesine daha fazla sessiz kalamayız. Seyirci olamayız.

Hayatın ve mücadelenin her alanından 1000 kadın olarak herkesi Aysel için ses vermeye davet ediyoruz. Aysel için geç kalmış olmak istemiyoruz. Gözyaşı dökmek istemiyoruz.

Bugün cezaevlerinde birçoğu ağır hasta olan yüzlerce mahpus var. Sadece geçtiğimiz ay yedi mahpus cezaevinde hayatını kaybetti. Hasta mahpusların tahliyesi ulusal ve uluslararası mevzuatın ve sözleşmelerin gereğidir. Herkesin evinde ve sevdiklerinin arasında yaşama ve tedavi görme hakkı vardır. Yaşama hakkına sahip çıkıyoruz.

Her şey için geç olmadan Aysel Tuğluk için ve onun şahsında tüm hasta mahpuslar için özgürlük istiyoruz.